20 Aralık 2011 Salı

ACAYİP ŞİİRLER 3

Daha önceki yazılarımda ACAYİP ŞİİRLER'e olumlu bakanların yazılarından alıntı yapmıştım. Garip Şiirler Antolojisi inden örnek verince , bu antoloji hakkında olumsuz düşünenlerden bir alıntı yapayım dedim... 1958 yılında Peyami SAFA'nın Milliyet Gazetesinde yayımlanan yazısı... Karar sizin.

"Şiirde Acaiplik"

Şiirde acaiplik sembolizmle başlar. Bu idraki koğmayan, fakat zorlayan bir acaipliktir. Manasını gizler. Verdiği hayret düşünceyi emzirir ve derinleştirir, manasızlığın idraki tartaklayan ve savan hayreti değildir. XX. asır dünya şiiri sembolizmin sisli manasıyla Sürrealist ve ya Dadaist manasızlık arasında sallandı. Sürrealistlere sorarsanız, bir gazetenin ilan sayfasından rasgele kesilmiş dört satırın altalta gelmesi bir şiirdir. Nadir bazı çiçeklerden elde edilmiş Apartman daireleri Cildinize tazelik veren Gişeden izahat isteyiniz. Bütün manasızlıklarda bizi çeken şey, birbiriyle alakasız varlıklar ve hadiseler arasında mevcut gizli vahdeti şuurumuzun altında yakalayan ruhumuzun lojik süreksizliğine uygun bir yapıya sahip olmasıdır. Chlares Cros'un bir şiirinde şu üç mısra:
Beyaz kocaman bir duvar - çıplak mı çıplak
Üzerinde bir merdiven - yüksek mi yüksek
Duvar dininde bir çiroz - kuru mu kuru

Bu çeşit şiirler karşısında her zaman hatırlanan saçmayı biliyorsunuz: "Dam üstünde saksağan, beline vurdum kazmayı" Fakat "saçma" bizde uyandırdığı hayretin içimizi bazı meçhul gerçeklerle temasa getirdiği hakikati ortadan kaldırmaz. Her şiir derece derece güzel bir saçmadır. Hugo, Von Hofmusthal'in şu mısra'ları mantıkla alakalı mıdır:
Bizi yutmak için düşer su yüceden
Bizi ezmek için yuvarlanır kaya
Kuşlar kanat açmış geliyor şimdiden
Bizi götürmek için uzağa.

Fakat ne kadar az veya çok acaip olursa olsun, hiç bir memleketin modern şiiri, bizdeki gibi bayağı ve iğrenç değildir. Ümit Yaşar Oğuzcan'ın hazırladığı "Garip Şiirler Antolojisi" garebetin halis şiirle münasebetini sezen birkaç seçkin şairimizn şiirleriyle beraber bu bayalıkları da derlemiş:
Ağaç, yağmur yağdı mı sıkı
Toprak, kar yağdı mı daha sıkı
Gevşet gevşetebilirsen
Sıkı mı?

Hele şu:
Bir türlü öğretemedim çocuğuma
Anasının karım olduğunu
Bana küfür eder ...
Bu antolojiyi hazırlayan şair kendi kendine sesleniyor:

Ulan Ümit Oğuzcan
Ulan hergele
Ulan ekşimiş ayran
Ulan düdüklü tencere
Edebiyat senin nene
Behey mantar kafalı
Behey çengelli iğne
Behey çamaşır mandalı
Ne desem azdır sana
Behey hacıtatmaz
Bırak şiiri bir yana
Ulan adam ol biraz.

Bu kadar samimi olmaları, hele son iki mısraı kendi kendilerine her zaman tekrarlamaları şartıyle, antolojideki bayağılık şairlerini ve hayret vurguncularını af edebilir hatta - biraz da - sevebiliriz."
Milliyet: 29-5-1958 Peyami SAFA
***********
09.01.2011