17 Aralık 2011 Cumartesi

*15 Ocak 2009 Perşembe günü "Kendime SORU-yorum’LAR" üst başlığı ile İMECEMİZAH'ta yer alan yazımız; siz değerli izleyicilerimizi mizah evreninde keyifli bir yolculuğa çıkarmak ereğiyle yazılmıştı.
*Mizah, olay ve durumlara ve hayata tek pencereden bakınca çıkmıyor ortaya...
Yaşamı irdelerken, bize öğretildiği biçimiyle değil ; "sorgulamalar"da bulunduğumuzda yakalayabiliyor ve yaklaşabiliyoruz mizaha.
"At gözlüğü takarak" tiyatroya, şiire, müziğe, resme (...) soyunmak ; zaten, sanatın raconuna terstir... Mizaha ise, hayli hayli terstir... öyle ki / "at gözlüğü" , mizahçıya ancak malzeme olabilir... hem de iyi bir malzeme...
*Sanatçı, ürününü ; birçok olasılıklardan sonra ortaya çıkarmakta... beyninde, yapıtının hesabını kitabını yapmakta... süzgeçlerden geçirmekte...
Mizahın o sevimli hınzırlıkları da "olasılıklar-olabildiğince- zorlamasının sonucudur.
*
Yani istedik ki;
"İnsanoğlu -iki değil de- dört ayaklı olsaydı." sorumuz, siz mizahsever dostlarımızı anlamlı ve keyifli bir yolculuğa çıkarsın.
***
Bu bağlamda sevinmemizi sağlayan bir ileti ulaştı.
Değerli bir şairden...
Bir değerli eğitimciden...
Teşekkürler ediyoruz Sayın Ferda Balkaya Çetin'e ve güzel yazısını siz dostlarla paylaşıyoruz.
* .........................sevdakâr çelik
Merhabalar Sevdakâr Bey,
Oldukça hoş ve eğlenceli buldum sorunuzu.
“İnsanoğlu, iki değil de, dört ayaklı olsaydı?"
*
İlk aklıma gelenler…
1-
Şanslı insanlar için söylenen “Dört ayağının üzerine düşmek” deyimindeki ayak sayısı sekize mi çıkardı?
2- “Doğada bir hayvan olsaydınız ne olmak isterdiniz?” sorusuna yanıt istenseydi bu, kanguru olabilir miydi?
Yoksa maymun daha mı yakın gelirdi?
3-Çitadan daha mı hızlı koşardı?
4-Dünyanın 8. harikası mı olurdu?
5-Çin Seddi’ni daha kısa sürede mi aşardı?
Seddin uzunluğu 10.000 km. değil de 20.000 km. mi olurdu?
Hun akınlarına karşı yeni bir alternatif getirir miydi?
* ......................Ferda Balkaya Çetin