.
*Kimi web siteleri, "görülen lüzum üzerine"; anasayfalarına, "katılımcı ve paylaşımcı olun, sömürücü değil.!." biçiminde bir uyarı notu koymayı gereksinirler. Bu -kuşku yok ki- nazik bir uyarıdır. Ve aslında, duyulan bir rahatsızlığı ifade eder. Siteden indirilen ürünlerin -hiç olmazsa- kaynak gösterilerek kullanılmasını önerirler örneğin... Uygar davranış biçimini önerirler... (Eskilerin "aklıselim" dedikleri, sağduyulu olanlara bu tür bir uyarı gereksizdir; neyleyelim ki AKIL ve SELİM'i aynı mekânda buluşturmayı beceremeyen ademoğulları da mevcuttur bu hayatın içinde.)
*
1-) Katılımcı ve paylaşımcı olmak...
2-) Sömürücü olmak...
*Bu iki seçenekten herhangi birini hayatımızın tercihi olarak seçmişsek / boş bir zamanımızda soralım kendi kendimize:
-Neden.?. / Niçin.?.
*
Geçelim...
*
Son olarak, bildik bir söz:
"İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları*burunları havadadır; doldukça eğilirler... çünkü mütevazıdırlar."
*
Bunca söz, "Kendime SORU-yorum’LAR"a yeni yorumlarla katkı sunan değerli şairimiz Sayın Ferda Balkaya Çetin'e teşekkür etmek içindi...
*
Paylaşımcı ve mütevazı dostları önemsiyor, saygıyla selamlıyoruz.
İyi ki varlar...
* ......................... sevdakâr çelik
Merhabalar Sevdakâr Bey,
Öncelikle teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler adına.
Evet.
“Mizah, olay ve durumlara ve hayata tek pencereden bakınca çıkmıyor ortaya…”
“Olasılıkları”, “olabildiğince” zorlamak gerekiyor.
Bir de farkındalık.
“Herkes kendi penceresinden bakar. Ama
birileri başka pencereleri de merak eder.”
O pencereleri merak edip zorladığımızda,
“İnsanoğlu, iki değil de dört ayaklı olsaydı?” yı
farzedip verilen yanıtların düşündürücülüğünden
kurtarmadan katıp mizahı, sunduğumuzda
“derin devlet” gibi bir şey çıkıyor ortaya sanırım…
“Derin”lik, mizah
“ Devlet” ise, düşündürüyor…
Madem ki “derin devlet” dedik;
“İnsanoğlu, iki değil de dört ayaklı olsaydı?”
1-Devleti derinliğinden kurtarır mıydı?
Diyelim ki, kurtardı… Devlet sanatçısı olmaya
hak kazanır mıydı?
2-Nasrettin Hoca yine göle yoğurt mayalamaya
kalkışır mıydı?
3-Futbol maçları yapılır mıydı? Yapılırsa takım (oyuncu)
sayısı değişir miydi?
4-Karadeniz yöresi oyunlarındaki ayak
figürlerinde karışıklık olur muydu?
5-Milli atletimiz Süreyya Ayhan, doping iddialarına nasıl bir yanıt verirdi?
6-Güneşin batışı batıdan mı,
Yoksa,
“Dört ayaklı insan oldu, dünya tersine döndü”
hesabı doğudan mı batardı?
7-Kolonyası bile yapılan kayısı yine en çok
Malatya’da mı yetişirdi?
***
Sorunun, zihin jimnastiği yaptırdığı kesin.
Bu keyifli yolculuk için bir kez daha teşekkürler…
............... Ferda Balkaya Çetin
Öncelikle teşekkür ediyorum verdiğiniz bilgiler adına.
Evet.
“Mizah, olay ve durumlara ve hayata tek pencereden bakınca çıkmıyor ortaya…”
“Olasılıkları”, “olabildiğince” zorlamak gerekiyor.
Bir de farkındalık.
“Herkes kendi penceresinden bakar. Ama
birileri başka pencereleri de merak eder.”
O pencereleri merak edip zorladığımızda,
“İnsanoğlu, iki değil de dört ayaklı olsaydı?” yı
farzedip verilen yanıtların düşündürücülüğünden
kurtarmadan katıp mizahı, sunduğumuzda
“derin devlet” gibi bir şey çıkıyor ortaya sanırım…
“Derin”lik, mizah
“ Devlet” ise, düşündürüyor…
Madem ki “derin devlet” dedik;
“İnsanoğlu, iki değil de dört ayaklı olsaydı?”
1-Devleti derinliğinden kurtarır mıydı?
Diyelim ki, kurtardı… Devlet sanatçısı olmaya
hak kazanır mıydı?
2-Nasrettin Hoca yine göle yoğurt mayalamaya
kalkışır mıydı?
3-Futbol maçları yapılır mıydı? Yapılırsa takım (oyuncu)
sayısı değişir miydi?
4-Karadeniz yöresi oyunlarındaki ayak
figürlerinde karışıklık olur muydu?
5-Milli atletimiz Süreyya Ayhan, doping iddialarına nasıl bir yanıt verirdi?
6-Güneşin batışı batıdan mı,
Yoksa,
“Dört ayaklı insan oldu, dünya tersine döndü”
hesabı doğudan mı batardı?
7-Kolonyası bile yapılan kayısı yine en çok
Malatya’da mı yetişirdi?
***
Sorunun, zihin jimnastiği yaptırdığı kesin.
Bu keyifli yolculuk için bir kez daha teşekkürler…
............... Ferda Balkaya Çetin