Yaşayan bir evrende, yaşamın dışında farklı bir dünyaya taşıdıkları anlamlarla açılan yeni pencerelerden farklı bir yolculuk yapmak isterseniz plâketlerin zengin yalnızlığında bulursunuz kendinizi.
Bizi yola çıkaran, üzerlerindeki özenle seçilmiş sözcüklerin, yüreğinizin içsel akışıyla bütünleşerek kazanmış oldukları anlamların hissedilen boyutu.
Sevinç, mutluluk, teşekkür, başarı, şükran ve minnet duygularının getirdiği canlılık taşar sözcüklerden. Anlarsınız plâketlerdeki yaşamsal serüveni.
Soyut olmaktan çıkıp somutlaşan sözcükler, derin izler bırakacak kadar güçlüdür. Bir portredeki yüz ifadesi kadar. Plâketlere olan benzerliği çağrıştırıyor adeta. Birinde yüz ifadesi diğerinde sözcüklerdir canlı olan.
Sessiz bir dünyada savunmasızca yaşarlar kendi süreçlerini. Ömürleri daha uzundur insan hayatından.
Kendi dinamizmleri içerisinde bedenlerine kazılan sözcüklerin sessizliğe egemen oluşları müthiştir. Bir yandan tanıklık ederlerken bu sessizliğe bir yandan da sürüklerler bizi aceleci bir ruhla kendi dünyalarına. Görünenin ötesindeki bilinmeyene.
Bazen sıradan olmayan duruşlarıyla baş köşede yer almanın haklı gururunu yaşarlarken bazen de bir kenara atılmış, tozlanmış olmanın, ilgisizliğin isyanını haykırırlar sessizce.
Birçok, anlamlı güzel duyguları dile getiren plâketler, yaşamın dışında farklı bir dünya sunuyorlar bize.
Mistik bir bağ kurmak yeterli olacak sanıyorum.
İl Gazetesi
24 Mayıs 2010