İlmekler atar
günlerin yatay rüzgarlarına bir yağmur başlangıcı gibi belirsiz. Uzakta boşanan bir yayın, açık havada çınlayan çekiç seslerinin ve bir omuza yaslanmış ağlayan güzel bir yüzün parmak uçlarıyla gelir, yaklaşır. Nedensiz bir kıra çıkma isteği ya da çok eski bir kitabı yeniden okumak. Bir kazıya hazırlanır gibi, bir yolculuğa. Bir tahliye sabahının hüznü tarayan sevinçleriyle aşar duvarları ve gelir konar kanatlarıyla yabancı bir kuşun. Bir uzaklığın habercisidir demir kapılardan çamurdan, korkulardan, bakan yüzlerinden küçük çocukların alınlarına yirmi yıl sonraki ölüm hükmünü mührüyle şimdiden basan sultanın kanlı topraklarından. Bastırır sevgilinin tutkulu gövdesiyle derin sularına koyu mavi bir akşamın. Pırıltılı balıkları bilinen sözcüklerin hızla geçerler henüz hiç bir gezginin ulaşamadığı kaynağa doğru. Ve bir kayadan kırınca bir acının zincirlerini uçmak ister yeryüzüne bu ateş yıllarından konuğu. Henüz yazılmamış olan şiir. |