23 Mayıs 2012 Çarşamba

belki/...


belki bir ses gelir bahar desenli bir denizden
belki bir anka kuşu  kanat çırpar tan vakti
belki bir sözcük  endamıyla düşer şiire
 ılık bir esinti  renk verir yirminci geceye
belki şölene döner bir yalnızlık

             kederlerdoldururyüreğebirbekleyiş
            asılıkalırboşluktabirçaresizlik

            belki derin bir düşüncede olmadı bir zihin
          belki bahar yorgunuydu ince narin parmaklar
         aykırısındaydı belki zamanın

belki bir şehir yürür de gelir kaf dağının ardından
belki  şefkatli bir devdir  sahibi muştular getirir 
belki yağız atlılardır korkusuz dörtnala gelir
belki  bir kadın kendi kadar çıkar  zifiri karanlığından 
belki bir samanyolu akar pencereme  rivayet olur
 belki  şen bir bülbül konar ellerime düş ırmağından
 derim:
kal!.

              birmimozayayılırrüzgârlabirlikte
            biruçurtmatelleretakılıkalır

          belki bir kasrda bir ceylan büyür
          belki ürkek belki yaralı bir kontestir
          belki bir melek suretinde bir çocuk
         silmeye çalışır bedeninden izlerini günahın

belki  köpüğünü taşırır  bir ırmak helallik isteyerek
belki sökülüp gelir kırmızı gül ağacı 
belki içinden şarkı geçer dört duvar bir odanın
belki  damakta  bir kahve telvesi esmerliğinden
 gülümser gün ortasında silerek izlerini yeisin
  belki yüreğinden saçıma dokunandır uzağımdaki el
belki özlemidir baba  ellerinin bir nisan esintisi

                  belkiaynalardıyalansızkırılgan 
                  belkibendekalandırüzgârınyardiyeöptüğüyer

belki bugün hüzünlüyüm belki karamsar.. 
  ferda balkaya çetin
21 mayıs 2012