17 Aralık 2011 Cumartesi

cemal süreya+portre+ sevdakâr çelik

değerli ozanımız cemal süreya’yı
-aramızdan ayrılışının yıldönümünde-

saygıyla anıyoruz

CİNS ŞAİR
Tanrı
binbirinci gece şiiri yarattı
binikinci gece Cemal'i.

Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı
başa döndü sonra,
kadını yeniden yarattı.
Cemal
Atlas okyanusunda Fırat'ın sal’ı
Zap suyunda Alp çiçeği
.
............. Ülkü Tamer


SEMİOLOJİKİSTANBUL ŞİİRİ:
Şairler kadar KARİKATÜRCÜ dostlarımızın da fazlasıyla ilgisini çekecek ve birçok açıdan değerlendirilebilecek bir çalışmasını paylaşıyoruz Cemal SÜREYA ustamızın.
...
Usta ozanımız, Milliyet Sanat Dergisi’ndeki “975.Gün” başlıklı güncesine (Şubat 1989) şu sözlerle başlar:
“İstanbul’u nasıl da hor görmeye başlamışız. İşte burdan kaçmak, işte güneyde bir yerlere gitmek. Kendi payıma, yapabilir miyim bunu? İstanbul’un bir parçası değil miyim artık? İstanbulsuzluk kadar büyük bir tehlike olabilir mi? Şu anda Kitaplar dergisinin ilk sayısında yayımlanan ve, ne yazık ki, “Sıcak Nal” için ayırdığım halde, kitaba giremeyen “semiolojik” İstanbul şiirimi buraya almaktan beni hiçbir şey alıkoyamaz.”
Şiir ne benim için?
Dramım, açmazım, kurtuluşum, batağım, sevgilim, babam, gözaltım...ve kendimi hiçlemeyi bilişim... Daha önemlisi, yazgım olarak da görüyorum onu. (Laf düzgün çıkmadı ama bunu aynen böyle yaz.) Neden yazgım? iyi bir öğrenim gördüm. Bunun bir rastlantı olmadığı kanısındayım. Şiire dadanışım da öyle rastlantı değil. Tek dayanağım bu. Yalnız bu, bu ikisi, bende bir güç (elverişlilik desek daha iyi) olduğu sanısı uyandırmıştır. Bazen de öbür şairlere bakarım (hep bakarım ya), sanki bana ilişkin bir rol de var diye düşünürüm. Bazı şeyleri yalnız ben anlatabiliyorum gibi bir izlenim...
Borç öder gibi mi yazdım şiirlerimi? Biraz öyle.
Şunu da demek isterim: şiir benim hem mesleğim hem hayatınım özü olmuş. Kendimi riske etmişim onda.(...)
................... CEMAL SÜREYA
ÜSTÜ KALSIN
Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte

Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca aldığın şu hayat
Fena değildir...

Üstü kalsın...
.............. cemal süreya
ince gülümsemeler
şimdi vakit ayıramam
ama biraz kurcalarsam
...........yaşamıma dair tarihin dokümanlarını;
kesin –ya da kesine çok yakın-
ulaşabilirim / cemal ağabeyle tanışıklık tarihine...
“1973-74 olabilir.” diyeyim şimdilik...
...........ankara
.................zafer çarşısı
.......................toplum kitabevi... r. inanç’ın.
yanımda; diyarbekir – bismil,
...........bismil’in uzun hasan’ı...
hayır! / dağ deviren nedo’su...

...............habeş emmi’nin filintası,
...............her meclisin düğün babası...
...
cemal süreya gelmiş / usul usul
.........usul usul gülmüş
........... .usul usul merhaba vermiş
.......................... elimize
............... ........... .....yüreğimize...
usul usul sormuş kitapçıdan
....................... halide edip imzalı
tüm kitapları...
olanları almış.../ kimileri –çünkü- kalmamış.
...
mevsim; ankara...
sokaklar; “kara basma iz olur!”
...
siyah paltosu sırtında,
.........usul usul boylu... /
.................çekip gitmiş,
.........................dönüp gülmüş
............... ............... .....gülüp gitmiş;
ardında / yıldızlardan öğütülmüş ince gülümsemeler
............... ........................... bırakarak...
* * *
demek bizimle aynı metrekarede
............... .........soluklanan
............... ..............o “büyük şair”miş...

................ sevdakâr çelik
13.o1.2oo3,mn

14.01. 2009