17 Ekim 2012 Çarşamba

Başka Çocukları Serüvene Çıkaracak Kanatlı Kaptan



 Down Sendromlu bir çocuktu Elnur. Okuyamıyor, düzgün cümleler kuramıyordu. Ama çok bağlıydı kitaplara. Dedesi her gün onu yanı başına oturtur ve usulca okurdu. Anlardı Elnur. Kimi zaman güler kimi zaman ağlardı. Kitabın zevki bir sarmaşık gibi her bir hücresini şefkatle sarmış, kanına girmişti.

 Dedesinin onu sayısız yolculuğa çıkardığı yer aydınlıktı. Rahat, yumuşak armut koltuklar vardı. Önünde sıcacık kahvelerin -Elnur için meyve suyu- durduğu ufak bir sehpa... Bejdi duvarlar. Çoğu kişi sevmezdi bu rengi ama Elnur için sarılardan, yeşillerden, mavilerden kat kat güzeldi. Bir de dedesinin kitaplığı... Cilt cilt kitaplar sıralanmış, onların dilinden anlayanlara "Hey dostum! İçimdeki serüvene katılmaya ne dersin?" diye seslenirdi. Bu öyle bir seslenişti ki boyun eğmek imkansızdı. Görünmez bir halatla seni kendine çekerken
yardım ederdin onlara.

 Elnur'da o odaya her girdiğinde çekilirdi. Kitabı incitmekten korkarcasına nazikçe eline alır, yerine kurulur ve okuyamasa bile özenle çevirirdi sayfaları. Dedesi onu gördüğünde dudaklarının kenarını hafifçe kıvırır, içten bir gülümseme ile "Acemi Gezgin yine iş başında. Kaptan da geldiğine göre başlayalım mı?" derdi. Elnur kendisine 'Acemi Gezgin' denilmesini severdi. Dedesi koltuğuna ağır ağır ilerlerken Elnur'un yüzünden okunan heyecan ortamı doldururdu. Dedesi yerini alırken kitaba gözlüklerinin üzerinden bakar "İyi seçim." derdi.

Yine o günlerden biriydi. Elnur yeşil ciltli bir kitabı eline almış, yerine kurulmuştu. Bir gün kendisinin okuyacağını hayal ediyordu. Hayal gemisinin kaptanı olacaktı. Dedesini çıkaracaktı yolculuğa. Kitabım kapağına baktı. Göklere doğru yükselen bir gözlük vardı. Dedesininkiler gibi yuvarlaktı camları.

 Bu işte bir gariplik vardı. Hissediyordu Elnur. Kapıyı çalmak üzere olan bir felaket. Balkona çıkıp beklemeye karar verdi dedesini. Ama gelen yeşil bir arabaydı. Daha öncede gelmişti bu araba mahallelerine. Kabus arabasıydı. Öyle demişti dedesi. Çünkü geldiğinde yan evden çıkan acı feryatlar evdeki avizeleri sallanmıştı sanki.

 Elnur aşağıda sarı saçlar gördü. Annesiydi bu. Hemen indi yanına. Ağlamaklıydı annesi. Elnur anlamıştı kötü bir şey olduğunu. Arkadaki üzeri örtülü kutuyu sordu. Rahatça bir insan sığabilirdi içine. Ama kim isterdi ki bunu?

 "Deden onun içinde bir yolculuğa gidecek." dedi annesi. Bunu söylerken gözlarinden akan yaşlara engel olamadı. Onsuz mu gidiyordu dedesi? Acemi gezgini olmadan? Elnur buna inanmak istemiyordu. Hem neden o rahatsız kutu? O anda anladı. Göklere yükselmişti dedesi. Kutunun yanına koştu ve kollarını soğuk yüzeyine sardı. Yüzünden süzülen tuzlu yaşlar tenini yakıyordu. Dedesinin gülümsemesi geldi aklına. O başka çocukları serüvene çıkaracak kanatlı bir kaptan olmuştu. O an kendine söz verdi Elnur. Ne olursa olsun hastalığını önemsemeyecek, okumayı öğrenecek ve dedesinin yerine geçecekti.

Zeynep Sina ERSAN