17 Ağustos 2013 Cumartesi

KUYTUDA UNUTULAN


KUYTUDA UNUTULAN

(Kendi başına yetim, yetim başına kederli bir ülkedeyim.
Belki çıkmaz bir sokaktır yüreğim.)

Güneşi  çalarken  suçüstü  yakalarım  akşamı
Gündüz deniz  misali yaslanır  da  gecenin gizli yüzüne, gecenin gizli  yüzünde sisli bir sabaha ağlarım. Kuytuda unutulan bu şiir ağlar.

Şimdi bahara  randevu veren bir rüyada ve  bütün  yağmurların Ankaralarında ıslanırım. Oysa
bahar hakedilmemiş tek mevsimdir ve asıl ıslanan yağmur, ıslatan benim suretimdir.

Ve seni düşünürüm. Sen ki bir güneş gibi  kaçarsın, aşkın takviminde adın yazılı, ikliminde  tufansın.

/Gitme sensiz kalıyorum
 sessizce bir hiç kalıyorum/

Artık ne biriktirdiğim özlemler kalır çekmecemde,  ne de  özlenecek  bir  çekmece kalır
geride

Geride depremlere  terk edilmiş  bir şehir ve
kuytuda unutulan bu şiir kalır. Geride ben
kalırım. Bu aşk nerede çağlarsa, orada ıslanırım.

Dağları  çoğalmış ovalar  düşünürüm, ovaları
süsleyen başaklar ve nehir yatakları gibi bahtiyar aşklar. Bir de seni düşünürüm.

/Gitme yalnız kalıyorum,
yalnızca bir ben kalıyorum/

Dağlarda ateş yanıyor,
dağlarda haziran,
dağlarda aşk,
dağlarda gözlerim yanıyor.

Kentlerde dağ  kadar bedenim, dağlarda kent
kadar kanıyor. Kanıyor da içimdeki gerilla ka-
dar özgür bir aşk aranıyor.

(Artık sabıkalıdır yüreğim seslenir; senin gökyüzün yağar
benim yeryüzüm gizlenir.)

Zafer Ekin Karabay