19 Aralık 2011 Pazartesi

Hayata Tek Pencereden Bakmak


Hayata tek pencereden bakarken “kendi penceremiz”den,
Düşüncelerimizi kalıplaşmış şekliyle değil de özgür bırakmanın getireceği farkındalıklarla açılan yeni pencerelerden gizli kapıları aralamak,
Hayatı anlamak demek biraz da…
Hapsettiğimiz duyguları bir düşünün.
Çevresel faktörleri yok sayamamanın getirdiği tinsel baskı esir alıyor bizi bir anlamda.
Çağın gerektirdiği koşullarla çağın üstüne çıkma arzusunun engellerle örülü yolunda “öncü” ilerlerken,
Zirveye doğru tırmanan “lider” insanların tek kalışları hissediliyor günümüz dünyasında.
Dünyanın gelişimine katkı sağlayan bu insanlar, hiç şüphesiz ki, uç fikirlere sahip insanlardır. Yaratıcı insanlardır.
Geliştirdikleri bakış açılarıyla ufkumuzu açarlar.
Karikatüristler, komedyenler, yazarlar, şairler, ressamlar ve müzisyenler…
İnsana, hayata dair her şeyi irdeleyerek, sorgulayarak düşüncelerini ortaya koyarlar cesurca, kimselerin görmediğini görerek.
Tercüman olurlar duygularımıza.
Bu insanların ruhlarındaki özgürlük, sınırlarını zorlayan faktörlerden biridir.
Hayal etmek gibi…
Tutkuya dönüşmüştür düşüncelerini gerçekleştirme arzusu.
En gerici zihniyetinin içinde bile asla vazgeçmemişlerdir hayallerinden.
Aşılmaz denilen engelleri aşarak tarihe isim yazdırmışlardır.
İnsan,
Sonsuz ve yaratıcı bir düşünme özgürlüğünü yaşama fırsatı sunarsa kendisine “toplum baskısından uzak” ,
Bakış açılarını geliştiren, yenileyen bireylerin oluşturduğu sağlıklı bir toplumda birey olma olanağı tanımış olmaz mı kendisine?
Az şey midir?
Evrendeki her insan yeni bir düşünce, yeni bir bakış
demektir hayata.
Farklı fikirlerin karşılaşmasından doğar yeni fikirler, zıtlıkların çarpışmasından.
Kimilerini,
Düşüncelerini zorlarken ortaya çıkma konusunda,
Kimilerini de kendi içinde hapseder.
Düşüncelerimize özgürlük tanımak için filozof olmak gerekmiyor.
“Düşünüyorum, öyleyse varım.” diyen Descartes’ i anlamak da…
Geliştirilemeyen bir bakış açısı yeni fikirlerin oluşmasına zaten izin vermez.
Diyelim ki dahiyane fikirler!
Özgürce ifade edilmediği ve paylaşıma sunulmadığı sürece kendisine ve topluma hiçbir yarar sağlamayacaktır.
Çaresiz, kendisini, toplumu, hayatı sorgulamayan insanların anlayışı mıdır peki, yaşamın içinde tek bakış açısıyla sınırlı kalmak?
O zaman hayallerde özgür olmak mı dengeliyor insanı, kurtarıyor içinde bulunduğu çıkmazdan?
Ya da kurtaramıyor…
Salt kendi bakış açımızla aynı yere baktığımızda bir yere varamayacağımız kesin.
Çünkü hayat kendi doğrularımız, kendi penceremiz dışında bir çok doğrulardan ve pencerelerden oluşur.
Yeni projeler, yeni hedefler, yeni dostluklar, kitaplar hepsi birer penceredir.
Başka insanların doğrularını öğrenmeyi istemek, onların pencerelerini merak etmek ve girmek o pencerelerden,
Kardaki ışıltıyı, yağmurdaki musikiyi hissetmek demek.
Hayatı eğlenceli kılmak demek.
Tek bakış açısı yanıltıcı sonuçlara götürebilir bizi.
Farklı pencerelerden bakarken hayata, aynı bakış yakalanabilir. Aynı şeyler hissedilebilinir. Hayata tek pencereden bakmayı “ iki ayrı bakışla gerçekleşen ortak bir bakış” şeklinde de değerlendirebiliriz.
Kabuğunu kırıp dışarı çıkan ipekböceği örmeye başladığında kozasını, “saf ipek” olup yeryüzünü cennete çevirebiliriz o zaman düşünce gücümüzle…

Ferda Balkaya Çetin