1 Haziran 2012 Cuma

MEÇHUL

susuyor...
iç çekişlerinde
derin bir yorgunluğun izbesi
bakışlarında
yorumu yorumsuz bırakan titreyişler
cevapsız sorular peyda olan
yetim kalan hayaller
sahipsiz tutunmuş kederlerine
susuyor...
hüznüne yakışan bağlılığı
hayat tutkusunu koparacak kadar cesur
rüzgarlara fısıldarken gizemini
çökertiyor yüreğimin zeminini
susuyor...
yarım kalan cümleleri bırakıp
yeminine sadık kalıp
aşkın yokluğuna aldanıp
sır dolu boşluklara atıp yüreğimi
susuyor...
tamamlamakla tamlanmayan
tabirsiz bir cümle gibi
tarifsiz kelimelerin karanlığına karışıp
kaldırımların buz kesen soğuğunda
uzak durmadan gidiyor
susuyor...
dev bir soru imini büyütüp içimde
içinden seslenerek
tüm çözümsüzlüğü çözmeden
çözüyor yürek bağlarını
yüreğini yarsız koyup
casusluğun ihtişamına yenilerek
susuyor...
aklımı firar edip başımdan
yangınıma rüzgarını bırakıp
her yanımı ateşe verip
meçhule gidiyor
iki doğru bir gün kesişir bilmiyor...


ÜMRAN ÖZDEMİR