bir şair gelir aklıma
biraz kalabalık biraz yalnız derin kederlerdedir
gölgesi düşer yüzüne
bir sokak lambasının / aydınlıktır zaten
vakit sabahtır.
ikindidir. akşamdır. geceye değmez yorgun elleri
öyle çok rahat değilim
çekinirim şehrin gazabından
bol susamlı simitler dağıtırım kedilere kuşlara
en derinindeyken şair o güzel uykunun. kalbim en önde gider
ardım sıra ayak sesi.
buradayım… sen gel. vefayı konuşma zamanı şimdi
tam da iltifatlar taçlandırıyordu çocuksuluğumu. saçlarımda
hareler… / dündü.
biraz insafsız biraz Hamlet: “Ben size ruhunuzun ta içini
gösteren bir ayna tutmadan
bir yere gidemezsiniz buradan.”
“bin keder gizler her ayrılık” dedi şair, -gurbetim olur dokunduğun her obje-
sen iyisi mi elif ol uçuşsun eteklerindeki efsunlu pırıltılar.
kal öylece!
ve biraz daha saklandık
kendimizden kırlangıçlar geçiyordu
hasret taşındı tene öte
yalnızlıklardan / bahardı. alevdi dudaklarıma değen…
ne zaman bir şair
düşünsem
bir şehir bana doğru
gelir gülüşlü
kaybolurcasına karışır
sesime hüzün. zaman hâlâ ha bitti ha bitecek
hep kuşatmalar içinde
şiir nereden baksak ya da başlasak mühür
her şey teklifsizce yağan yağmur akan gece. biterken biraz eksik
ah işte o an! biraz kahverengi biraz siyah. renklerin vedası
camda asılı kalan
“gitme!” dedi şair; -daha şiirden söz etmedik-
ferda balkaya çetin
23 kasım 2012