-Ruhumun derinliklerinden fısıldayan Vivaldi’nin Dört Mevsim Konçertosu’nun tınılarının sanatsal çizgilerle buluştuğunda bir başka boyutta ve zamanda beni yeniden yola çıkaracağını kim bilebilirdi ki…-
İlkçağın en büyük düşünürlerinden Sokrates’in öğrencisi Platon ( Eflatun)’ un ünlü mağara benzetmesini özetle anımsayalım…
Bazı insanlar karanlık bir mağarada, arkaları mağara girişine dönük otururlar. Salt, kapıdan sızan ışığın aydınlattığı karşı duvara yansıyan gölgeleri görürler. Ancak başlarını çevirirlerse güneş ışığını görebileceklerdir.
Gizli olanın arayışı ve insanoğlunun sınırsız merakı bilimi çıkarmıştır ortaya.
Kalp ve ruhun sezgiselliği akıl yoluyla kazanılan bilgiler ışığında görünmeyeni
görünür kılabilir bize.
Bizden uzaklaştıkça küçülen nesneleri yine aynı perspektif bir bakışla tersine çevirmek gibi…
Ya da,
Çıplak gözle göremediğimiz ancak çeşitli tekniklerle algıladığımız Hidrojen ve Oksijenin bütünleşmesi olan basit bir fizik denklemi H2O, yani bildiğimiz suyun bileşimini düşünmek gibi…
Evreni keşfetme mücadelesinde başlayan yolculukta insan, asıl sırrın ve sınırsızlığın kendisinde olduğunu sezmiş ve yaşamın labirentlerine korkusuzca dalmıştır.
Bu arayışlarda toplumun itici gücü olan sanatın etkisi pek çok…
Kimi zaman Divan Edebiyatı’nın “beyit” ve “gazel” leri arasına gizlenir.
Kimi zaman maharetli bir karikatüristin bizi gülümseten, düşündüren çizgilerinden zamanın ruhuna dokunuruz.
Kimi zaman Leonardo da Vinci’nin güzel Mona Lisa’sının gizemli gülüşünden Rönesans Dönemi’ne götürür.
Ya da Salvador Dali ile Sürrealist bir akımın içinde kendimizi bulur,
Bilinç ile bilinçaltı arasındaki köprüden gider geliriz.
Sınırsızca ortaya konulan düş gücünden görünen ve görünmeyene yapılan her keşifte ufkumuzda yeni pencereler açılması kaçınılmaz.
Görünmeyenin hiyerarşisi,
Değişimler zinciri gibi sanatsal bir devinimle yeniden uyanışı betimler.
İç özgürlüğümüzü kullandığımızda oluşan farkındalığımız bizi, zihnin, mekanın ötesine geçirir.
Ötesinde ilerlemek gibi zamanın…
“Olan” ve “görünen” arasındaki çelişki,
Yaşamdaki şaşırtıcı karşılaşmaların gizlendiği ıssızlık,
Aydınlanacaktır belki de akıl ve mantığın iradesiyle.
Ve “Neden” – “niçin” lerden kurtardığımızda zihnimize takılanları.
Mağara duvarına yansıyan gölgeler ve yanılsamalar değil ruhumuzun ulaşmak istediği,
Bir ışık huzmesi halinde kendi aynamızda yeniden biçimlenmeyi bekleyen görünmeyenler…
.............................. ferda balkaya çetin
10. 10. 2009