18 Aralık 2011 Pazar

Sevdakâr ÇELİK-:SALÂH BİRSEL VE NOT DEFTERİMDEKİ "not"LAR*mizaha sırtını dönmeyen şairlerimizdendir Salâh BİRSEL...*


o7 Haziran 1992 tarihinde İzmir-Karşıyaka Belediyesi Nikâh Salonu'nda "Salâh BİRSEL'e Saygı Günü" etkinliği gerçekleştirilmişti.
O etkinlik sırasında, Salâh BİRSEL'in ağzından "not"lar almışım defterime. Siz Değerli Dostlarla paylaşmak yararlı olacaktır:
O gün kendisini dinleyenler, usta şair Salâh BİRSEL'in, sözlerindeki içtenlikle sarmalandılar. Alışılmadık bir söylem biçimi vardı. Sözcükleri de, benzetmeleri de öyle... Alışılmadık, aykırı ama zarafetle söylenmiş sözlerdi. Bir başkasından duyulsa tepki çekebilecek bu sözler, onun ağzından çıkınca kolay kabul görüyordu.
Söz konusu toplantıda; -söyleşinin akışı içinde- kimi şair ve sanatçıları şu sözlerle tanımlamış / eleştirmişti:
"Dul karı beslemeleri... Bilgiçler..."
1- "Bir şiir, ona giren sözcüklerden değil; bir de girmeyenlerden oluşur." demişti.
2- "Sanatçı, halkı oyalamakla yükümlü değildir." diyerek; toplumsal sorumluluk bilincinden uzak, sırf gösteriş olsun diye sanatı kullananlara gönderme yapmıştı..
3- "Vurmayın güvercinleri uçarken,.... Uçarken, şairleri vuruyorsunuz." dizeleri de o gün söyledikleri arasındaydı.
4- "Bir yazıyı hiçbir türe sokamıyorsanız, o yazı denemedir." sözünü Simith Cansın'dan aktardıktan sonra, eklemişti:
"Deneme, resmî dille yazılmaz."
* * *
"Salâh BİRSEL Şiirleri"nde ilk dikkâti çeken şey; alışılmamış bir söylem ve ilk kez duyulsa da yabancılık çekmeden anlayıverdiğimiz sözcükler(i)dir. Ona özgü sözcüklerdir bunlar. Sözcükleri, "cambazlığa kaçmadan" şiirine oturttuğu için, benimsemek kolay olur.
Örnekse, "HAYDAR HAYDAR-VII:
Ufak o kadar ufak horhorlar
Varsa bir çılgın leylak
Ben içindeyim
. . .
BİRSEL'in kullandığı dil; Arnavut kaldırımlı, balkonlarında gün boyu çamaşırlar asılı; cumbalı-ahşap evli sokakların diline benzer. O sokakta yaşayan ve komşuluk hatrı bilinen, hatırlı gönüllü insanların sade ve samimi dili gibidir. Şiirlerinde ironi ve humor özellikleri taşıması biraz da bundandır. Bu dil; şiirimize bir zenginlik ve modernlik katmıştır.
*Bu bağlamda, "HACİVAT'IN EVİ" adlı şiirine bir gözatalım:
Köşede ufaraktan
Bir tüfek atımı duraktan
Kapı pencere elekten
Döşemeler zemberekten
Dökülmekten
Sökülmekten
İncelmiş süprülmekten
* * *
1919 yılında Bandırma'da dünyaya gelen Salâh BİRSEL'i 10 Mart 1999'da yitirdik.İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun olan BİRSEL'in;
Dünya İşleri (1947)
Hacivat’ın Karısı (1955)
Ases (1960)
Kikirikname (1961)
Haydar Haydar (1972)
Köçekçeler (1981, Bütün Şiirleri)
Bütün Şiirleri (1986).... adlı ŞİİR KİTAPLARI yanında, başka türlerde yazılmış yapıtları da vardır.
.............. sevdakâr çelik
***
HACİVAT'IN KARISI
Hacivat’ın karısı
İncecikten yeldirmeli
Göz kaş oynatmalı
Gerdan kırmalı
Belden sarmalı
...... Gülmeli güldürmeli
Rakı süzmeli
Aşık üzmeli
Şiir süzmeli
... Hacivat’ın karısı
... Beyoğlu'nda gezmeli
........... Salâh BİRSEL

*
PENCEREDE KADINLAR
İlkin bir sarışın açtı pencereyi
Sonra bir hallicesi bir dillicesi
Daha sonra güldü kaçtı
Kadınların en incesi
Derken sıra esmere geldi
Bir etlicesi bir sütlücesi
........ Salâh BİRSEL


10. 03. 2009